Çocukluğunu Kırşehir’de geçiren yazar, Neşet Ertaş türkülerini dinlerken çocukluğunu anımsıyor. Sabahtan akşama dek bıkıp usanmadan denizi seyretmeyi; öykü yazmayı, roman, öykü, şiir ve masal okumayı çok seviyor. Günlük yaşamdan, öğretmenlikten, yukarıdaki komşularının gürültü yapmadığı, sokak satıcılarının seslerinin gelmediği zamanlardan fırsat buldukça okumayı ve yazmayı sürdürüyor. Evin içinde sessizliğin olduğu her yerde -odada, mutfakta, salonda- okuyor ve yazıyor. Yaşamında ilk okuduğu kitabı da anımsıyor: Parmak Çocuk. Sonrasında Sihirli Fasulye’nin Sırrı, Gülliver’in Gezileri (Cüceler Ülkesinde), Oliver Twist, Ali Baba Ve Kırk Haramiler... Edebiyat tipi yaşamı savunuyor (Uyku, yemek, okumak, yazmak). Öğretmenliğin de etkisiyle çocuk edebiyatına yöneldi. Sonsuz bir okyanusa daldı. Hâlâ yüzüyor bu sularda... Edebiyatın insanı özgür ve mutlu kılacağına inanıyor, sonsuz düş gücüne ve sözcüklerin ölümsüz olduğuna inanıyor.